29 Mayıs 2013 Çarşamba
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adamın birine
sayısaldan büyük ikramiye çıkıyor.
Karısına bile
söylemiyor sabaha karşı ikramiyeyi almak için Ankara'ya yola çıkıyor. Tam
Elmadağ'a gelmişken bir telefon.
Arayan kayınbiraderi:
-“Nerdesin enişte ?”
-“Dışarıdayım
hayırdır.”
-“Çabuk eve gel”
- “Ne oldu ? Çok mu
acil”
- “Hemen gel ablam”
- “Yoksa hasta mı ?”
- “Yok. Sizlere
ömür..”
Telefonu kapattıktan
sonra adam koltuğa yaslanır veee;
-" Ey güzel Allah'ım, verdikçe veriyor, verdikçe
veriyor "
Gülmek İçin Bahaneler!..
Laz alacaklılardan
kaçmak için kapısının üzerine “İstanbul dayım” yazmış ve her kapı çaldığında
tavan arasına kaçıyormuş.
Yine kapı çaldıktan
sonra bu kez büyük bir gürültü ile kapı kırılmış ve eve giren birkaç kişi lâzım
eşyalarını dışarı taşımaya başlamışlar.
Bu durumu tavan
arasından seyreden Laz:
- “Ulan şimdi
İstanbul da olmasam size gösterirdim.”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adam, köşe başındaki
dilenciye para verirken gönlünü de almak istedi:
-“Ayağın topal; ama şükret, ya kör olsaydın?”
-“Körlüğü de denedim be ağbim, iş yok! Yüzlük diye
elli likleri yutturuyorlar.”
-“Ve de çok sahte
para veriyorlar....”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Temel askere gider.
Askere gittikten iki
gün sonra komutanı Temeli ıssız, karanlık, tepede bir yere getirir ve:
-“ Bura da vatanı
bekleyeceksin. “
Temel:
-“ Peki komitanum
bura da beni kim bekleyecek.”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Küçük Ali okula
başladığından beri her gün öğretmeni Aysel Hanım'a gidip,
- "Öğretmenim beni yanlış sınıfa koydunuz, benim
yerim birinci sınıf değil, ablam üçüncü sınıfta; ama ben en az onun kadar
akıllıyım, hiç olmazsa beni üçüncü sınıfa alın"
Diye şikayet edermiş.
Bundan sıkılan Aysel
Öğretmen bir gün Ali'yi kaptığı gibi okul müdürüne çıkmış ve olayı anlatmış.
Okul müdürü:
- "Peki"
-"Bu çocuğu bir
imtihan edelim, yeri üçüncü sınıfsa o sınıfa koyalım"
Ve başlamış
sorgulamaya:
- “İki kere iki? “
Ali hemen:
-"Dört"
-"Sekiz kere dokuz?"
Ali hemen :
-"Yetmiş
iki"
-"Kaç
mevsim var?"
Ali hemen:
-"Dört"
Bu sıra da Aysel
Hoca da:
-"Müsaade ederseniz bir kaç soru da ben
sorayım"
-"Söyle bakalım Ali, ineklerde dört tane ama
bende iki tane var, bu nedir?"
Ali hemen:
-"Ayak"
Aysel Hoca:
-"Peki senin pantolonun da olup ta benim
pantolonum da olmayan şey nedir?"
Ali hemen
yanıtlamış:
- “Cep.”
Bunun üzerine
Aysel Hoca dönmüş müdüre,
-"Üçe
koyalım hocam"
Diyecekken;
Müdür:
-"Hocam, bu
çocuğu üçe değil beşinci sınıfa koyalım, zira son iki
soruya ben doğru cevap veremedim."
Gülmek İçin Bahaneler!..
Sarhoşun biri sabaha
karşı zil-zurna evine dönmüş kapının önünde gürültülü bir şekilde kapıyı açmaya
çalışıyordu.
Gürültüye uyanan
karısı camdan başını çıkartıp bağırdı:
-"Al hınzır herif! Al anahtarı atıyorum,
gürültü etme de gir içeri kahrolası!"
-
"Karıcığım"
-“Ben de anahtar var mümkünse sen bana anahtar deliğini
gönder!"
Gülmek İçin Bahaneler!..
Bir gün bir adam yolda gezerken bir çocuk görmüş, onu
yanına çağırıp sormuş:
-“Allah`ın nere de olduğunu söyle sana bir elma vereyim.”
Çocuk cevap vermiş.
-“Sen bana Allah`ın nerede olmadığını söyle ben sana bin elma vereyim...”
-“Allah`ın nere de olduğunu söyle sana bir elma vereyim.”
-“Sen bana Allah`ın nerede olmadığını söyle ben sana bin elma vereyim...”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adam
yeni evlenmiş askere gitmiş, babasına mektup yazmış, esim hamile mi değil mi
diye. Altına da bir mani yazmış:
-"Ey mektup varda gel, tez haber alda gel, birdik iki olduk, 3 olduk mu sor da gel."
Baba geline sormuş var mı bir durum? Gelin yok demiş baba bir maniyle cevap vermiş:
- "Bir dalda iki kiraz, biri al biri beyaz, bu yıl tarlan ürün vermedi, izin al gel gene kaz"
-"Ey mektup varda gel, tez haber alda gel, birdik iki olduk, 3 olduk mu sor da gel."
Baba geline sormuş var mı bir durum? Gelin yok demiş baba bir maniyle cevap vermiş:
- "Bir dalda iki kiraz, biri al biri beyaz, bu yıl tarlan ürün vermedi, izin al gel gene kaz"
27 Mayıs 2013 Pazartesi
Gülmek İçin Bahaneler!..
Bir gün; bir Erzurum
‘lu, bir Rus kahve de konuşuyormuşlar.
Rus :
-“Bizim memlekette hava o kadar soğuk olur ki arabalar
buz olur”
Erzurum’ lu bunu duyunca altta kalmamak için:
-“Ola kardaş sen ne diyirsin, hele geçen kış bizim dama
bir pisik çıkmış, aşağı düşerken soğuktan donmuş yaz gelince de miyavlayarak
düşüp öldü.”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Temel ava çıkmış,
eli boş dönmemek için kasaptan bir tavşan almış.
Fadime:
- “Ha bu ne dur, soyulmuş tavşanı nasıl avlarsın?”
- “Sevişirken yakaladım, giyinmeye fırsatı olmadı vurdum onu.....”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Temel bir gün
kahveye girmiş.
Üstü başı yırtık.
Ne oldu diye sormuşlar.
Temel:
- "Kaynanamı
gömdük."
Kahvedekiler:
-"İyi de bu
halin ne?"
Temel:
-"Biraz direndi
de."
Gülmek İçin Bahaneler!..
Hoca’nın kaynanası
çamaşır yıkarken ırmağa düşmüş, sulara kapılıp yitip gitmiş. Kasaba halkı toplanıp
aramaya koyulmuşlar kadıncağızı.
Hoca da aramakta,
ama herkes gibi ırmağın aktığı yöne değil de geldiği yöne doğru giderek...
Görenlerden biri
şaşırmış bu işe ve seslenmiş Hoca’ya :
-“Hocam sen ters
yöne gidiyorsun!”
Başını adamdan yöne
çeviren Hoca şu karşılığı vermiş :
-“Sen benim
kaynanamı tanımazsın birader. Dünyanın en ters kadınıydı o. Mutlaka cesedi de
ters yöne gitmiştir.”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Hoca, bir gün
kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken:
- "Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı?"
Diye düşünüp şeytana
uyarak çalı çırpıyı yakmış.
Araların da kuruları
da bulunan çalı çırpı hemen alev almış.
Eşekte bir korku,
bir telaş, huzursuzluktur başlamış tabi.
Zavallı eşek can
havliyle anıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmaya başlamış.
Bu durum karşısında
hoca da eşeğin arkasından koşmaya başlamış ve olanca gücüyle bağmış:
- "Hey eşek aklın varsa göle koş!"
Gülmek İçin Bahaneler!..
Temel İstanbul'a gelmiş.
“IETT” otobüsüne binmek için sıraya girmiş.
Bakmış her kes şoföre bir şey gösteriyor ve hiç para
vermeden geçiyor.
-"Ula bu memleketin enayisi pen miyim, pen de bi
kart göstere yum da para vermeden geçeyim"
Aramış taramış, evlilik cüzdanını bulmuş.
Sıra Temel'e gelince evlilik cüzdanını göstermiş.
Şoför de bunun üzerine Temel'e dönerek:
-"Sen ancak bununla, Fadime'ye bedavaya binersin”
26 Mayıs 2013 Pazar
Gülmek İçin Bahaneler!..
Temel ormanda ağaç
kesiyormuş, çevreciler de yürüyüşe çıkmışlar, Temel'i bu vaziyette görünce bir
güzel pataklamışlar.
Üstü başı perişan
halde köye dönerken Dursun a rastlamış:
-“Ula Temel bu ne hal böyle?”
Temel de anlatmış:
- “Orman da ağaç
keseydum, bir den kalabalık pir grup Doğan'ın yengesini bozmuşum diye dövdü
peni, halbuki ne Doğan'ı taniyruuum, ne de yenge suni..”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Temel ile Dursun, Karadeniz
sahilin de oturuyorlarmış.
Temel:
-“Dursun, gel
beraber Amerika’ya yüzelim.
İki kafadar Karadeniz
den başlamışlar yüzmeye.
Fıkra bu ya; Amerika’ya
yaklaşmışlar, özgürlük anıtını görmüşler, tam bu sırada, bizim
Temel:
-“Dursun, ben kesildum
geri döneyrum “
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adam psikiyatriste
giderek derdini anlatır:
- “Hep aynı rüyayı
görüyorum “
-“Bir kapı var,
üzerin de bir yazı...”
-“ Kapıyı itiyorum,
itiyorum bir türlü açılmıyor.”
-“ Ter içinde
uyanıyorum.”
- “Kapının üzerinde
ne yazılı ?”
- “Çekiniz yazılı”
- “Anlaşıldı...”
-“ Siz kapıyı
çekmiyor, itiyorsunuz... Çekin de açılsın...”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adam yorgun halde
eve gelmiş karısı heyecanla kocasına koşmuş ve anlatmaya başlamış:
-“Bu gün ne oldu biliyor musun?”
-“ Nereden bileyim! “
-“Bizim duvar saati var ya, az kalsın annemin kafasına
düşüyordu.”
-“ O saat zaten, hep
geç kalıyor!”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adamın biri ölmüş.
Yıkamak için Camiye
götürmüşler.
Aradan bir saat
geçmiş çıkmamış.
İki saat geçmiş
çıkmamış.
Üç saat, dört saat
derken sonun da çıkmış.
Sormuşlar:
-"Hoca neden bu
kadar geç kaldın?"
Hocada :
-"Ne yapayım! adam
dirildi! Gebertene kadar canım çıktı"
Gülmek İçin Bahaneler!..
Anne, öğretmene gidip çocuğu hakkında konuşur:
- “Efendim, biliyorsunuz oğlum bu yıl son sınıfta,
hangi mesleği seçmesini tavsiye edersiniz?”
- “Astronotluk.”
- “Neden?”
- “Çünkü; bütün ders boyunca aklı bir karış hava da.”
-“ Bir soru sorduğum dada uzaydan düşmüş gibi
oluyor...”
12 Mayıs 2013 Pazar
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adam, iş seyahatin den
daha erken dönmüştü..
Anahtarı ile kapıyı
açıp içeriye girdi; ama karısı ortalıkta yoktu.
Yatak odasına
girince, karısını en yakın arkadaşı ile birlikte yatakta görmesin mi!?.. Onlar
korku ile bakışırken, bizim ki başını iki yana sallayarak, yataktaki arkadaşına
seslendi:
-"Ulan Allah'ın salağı!.. Hadi ben kocasıyım,
mecburen yatıyorum bununla!.. Ama ya sen?.."
Gülmek İçin Bahaneler!..
Dursun gurbetteymiş
memleketime gideyim yakınlarımla hasret gidereyim demiş, Trabzon’a gelmiş,
akrabaları öbür tarafa göç etmiş, mezarlığı ziyarete gitmişler, akrabası
başlamış:
-“ Bu dedendi”
Mezar taşın da şöyle
yazıyormuş:
“ Vurdu vurdu
vuruldu”
Böyle on tane mezar
taşı okuyarak ilerlemişler.
On birinciye sıra
gelmiş, mezar taşın da:
“ Pok yoluna gitti”
Yazıyormuş, bu ne
demek diye sormuş:
-“ Haa uşaum bu,
ecelinle öldü”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Bayburt’ lunun acil
olarak Bayburt’a gitmesi gerekiyormuş.
Otobüsü kaçırınca Bayburt’a
nasıl giderim diye kara kara düşünüyormuş.
Bir den gözü bir
dükkanın camına takılmış.
" İtina ile
faks çekilir"
Yazısını görünce
içeri dalmış.
Gümüşhaneli olan dükkan sahibi, sıkıntılı olduğunu
görünce :
-“Buyrun beyefendi nasıl yardımcı olabilirim?”
Bayburtlu:
-“Emi, emi, acilen Bayburt’a gitmem lazım. Beni
fakslayabilirmisin?”
Gümüşhaneli:
-“Ne demek hem şerim, sen Bayburtlu olacaksın da,
ben seni
fakslamayacağım
öylemi? “
-“Otur şu
sandalyeye “
Bayburtlu dünden
razı oturmuş.
Bu ara da
Gümüşhaneli pirize fiş takmış, çıplak kablo uçlarını, Bayburtlunun eline
tutuşturmuş.
Tabii iki yüz
elli voltluk elektriği alınca Bayburtlu bir yandan titremeye bir yandan da
hareketten dolayı terlemeye başlamış. Canı yanan Bayburtlu:
-“Emi şu an neredeyiz?”
Gümüşhaneli:
-“Erzincan dağını geçiyoruz “
İyice canı yanan Bayburtlu:
-“Sağ ol Emi, beni bura da indir, bura dan oyanı
dolmuşla giderim demiş.”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adamın biri, elin de
büyük bir bıçakla camiye dalar ve sorar:
-“Aranız da Müslüman olan var mı ?”
Korkudan kimse bir şey
diyemez.
Yaşlı bir adam ayağa
kalkar:
-“Ben Müslüman’ım.”
Bıçaklı adam la,
yaşlı adam, camiden çıkarlar.
Adam dışarıda ki
inek sürüsünü gösterip:
-“Amca, şunları kurban edeceğim de, ben beceremem, kesmeme
yardım eder misin?”
Yaşlı adam baya bir hayvanı kestikten sonra :
-“Ben yoruldum,
başka birini bul”
Adam bu sefer, kanlı bıçakla yine camiye girer ve
sorar:
-“Aranız da başka Müslüman var mı ?”
Az önceki adamı
doğradığını düşünen cemaat, çok korkar ve herkes aynı an da imama bakar.
İmam:
-“Ulan iki rekat namaz kıldırdık diye, Müslüman mı
olduk?”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Bir rahip arabada
tek başına seyir halindeyken, yol kenarın da bekleyen bir bayana rastlar,
arabasını durdurur ve bayanı istediğiyere götürmeyi teklif eder, bayan da kabul
eder.
Bayan arabaya biner, bacak bacak üstüne atarak,
elbisesinin açılmasını sağlar ve ortaya şahane bacaklar çıkar.
Rahip bacaklara göz
atarken, neredeyse bir kaza geçirecektir.
Arabayı kontrol altına aldıktan sonra, çevik bir
hareketle elini kadının bacaklarına götürür.
Bayan ona doğru
bakar ve :
-“Yüz yirmi
dokuzuncu ayeti hatırlayın Peder"
Peder sinirlenir ve özür diler.
Elini geri
çekmek için adeta kendini zorlar.
Bu ara da, gözlerini
bir türlü alamaz ve yine elini bacaklara doğru kaydırıverir.
Rahibe bir kere
daha :
-"Yüz yirmi
dokuzuncu ayeti hatırlayın Peder" der.
Peder, bir kere daha özür diler.
- "Bu
zayıflığım için özür dilerim"
Kadının gittiği
yere varınca araba dan iner, pedere doğru anlamlı bir göz kırpar ve yoluna
devam eder.
Kiliseye varınca rahip hemen bir incil aramaya
gider ve yüz yirmi dokuzuncu ayete
bakar.
Ayette:
- "İLERİ
GİDİN VE ARAŞTIRIN, SONUN DA ZAFERE ULAŞACAKSINIZ" yazılıdır.
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adamın birini vergi
dairesine çağırmışlar..
Yanın da bütün defterlerini
ve hesaplarını da getirmesini istemişler..
Adam korku için de,
mali danışmanına gitmiş..
Sormuş :
- “Vergi dairesine
giderken nasıl giyineyim?.”
- “Ne tür bir
izlenim bırakırsam, bana daha az vergi cezası keserler?
Mali danışman öğüt
vermiş:
- “En eski
elbiselerini giy.. Yoksul, muhtaç bir görüntü ver ki, sana az ceza kessinler..”
Adam güvenemeyip,
bir de avukatına danışmış..
Avukat;
Mali müşavirin tam
tersi bir öğüt vermiş :
- “En yeni, en
pahalı elbiseni giy.. “
-“Güvenli, kendin den
emin bir görüntü ver ki, az ceza kessinler.”
Adamı bu öğütler
tatmin etmemiş..
Aklına güvendiği,
filozof, akıllı bir arkadaşına aynı durumu
sormuş..
Bu akıllı arkadaşı,
bir hikaye anlatmış :
- “Bir gelin, zifaf
gecesi ne giymesi gerektiğini, bir arkadaşına sorar.. O da, gırtlağa kadar
kapalı, koyu renk bir gecelik giymesini tavsiye eder.. Bir başka arkadaşı ise,
dekolte, şeffaf bir gecelik giymesini söyler..”
Vergi dairesine
giderken ne tür bir elbise giymesi için arkadaşın dan öğüt bekleyen adam, bu
hikayeyi dinledik ten sonra, arkadaşına sorar :
- “Zifaf gecesi ne
giyeceğini bilemeyen gelinle, vergi dairesine giderken ne giyileceğini sormak
arasın da, ne gibi bir ortak yan var ki?”
Adamın akıllı
arkadaşı gülerek, izah eder :
-“Ne giyersen giy,
başına gelecek şey aynıdır..”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adamın biri kaza da
kulaklarını kaybetmiş.
İyi bir plastik
cerrah bul muş, ve girmiş ameliyata.
Ameliyat sonrası
bandajlar açıldık tan bir süre sonra:
- “Aman Allah’ım!
Doktor! Bana kadın kulakları takmışsınız!”
Doktor:
-“Kulak, kulaktır!
Kadını erkeği olmaz!”
Adam:
- “Yanılıyorsunuz!”
- “Her şeyi
duyuyorum; ama hiç bir şey anlamıyorum!”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Genç kadın, direksiyon sınavına girdiği gün, bitkin
bir şekil de eve döndü.
Merakla onu bekleyen kocası:
-“Bari ehliyetini alabildin mi?”
Kadın:
-“Bilmem!.. “
Kocası:
-“Ne demek bilmem? “
Kadın:
-“Nasıl bileyim ayol!..”
-“Ben hastane den ayrılırken, imtihan komisyonu
başkanı, daha komadan çıkmamıştı!.”
5 Mayıs 2013 Pazar
Gülmek İçin Bahaneler!..
Cemal ile Temel
askerde beraber nöbet tutarlarken, komutanları bir bakmış
Cemalin elinde bir mektup, okuyor.
- “Ne yapıyorsunuz, “
Temel:
- “Sevculumden mektup celdi. Okuma yazma pilmem, Cemal
okuyo pağa.”
- “Peki Cemal'in kulaklarındaki pamuk ne?”
Temel:
- “Mektubu tuymasin diye....”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Birisi eski
dostların dan birinin evine gitmişti.
Ev sahibinin hanımı
beyine sordu:
- “Bu bey kim ?”
- “Nasıl yani?”
- “Canım, hep anneme bakıyor da!”
- “Ha omu ? Antikacıdır!”
Gülmek İçin Bahaneler!
Kadın kahvaltı
sofrasın da gazete okuyan kocasına bakıp söylenmiş :
-“Keşke bir gazete
olsaymışım. “
-“Böylece bütün gün sıkı sıkı tuttuğun ve ilgilendiğin tek şey
ben olurdum.”
Adam kafasını bile
kaldırmadan cevap vermiş :
-“ Evet keşke sen bir
gazete olsaydın; böylece yarın senin yerine, yeni bir tane alabilirdim”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Bir gün bir kalp
doktoru vefat etmiş.
Cenaze töreni için
bütün doktorlar dev bir çelenk yaptırmışlar ve çelengin üstün de çiçekten
yapılmış kalp motifi varmış.
Bütün doktorlar
büyük bir üzüntü içerisindeyken ön sıralardan doktorun birisi kahkahayla
gülüyormuş.
Tören bittikten
sonra başhekim cenaze de sürekli gülen doktoru odasına çağırmış:
-“Herkes büyük bir üzüntü içerisindeyken, sen neden
kahkahayla gülüyordun,”
-“ Size bunu hiç
yakıştıramadım”
Doktor hiç istifini
bozmadan:
- “Biliyorsunuz baş hekimim, rahmetli kalp doktoruydu.”
-“ Biliyorsunuz ki;
ben de kadın doğum doktoruyum.”
-“ Cenaze törenin de
tabutun önündeki çelengi görünce; aklıma kendi cenaze törenim geldi, ondan
gülüyordum”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Adam kafayı çekmiş,
sokağın ortasın da, nara atıp duruyor, ara da bir de
hükümete ağza alınmayacak küfürler savuruyor.
Tabii polis hemen yetişiyor
ve bizim ki, kendini, karakol da Komiserin karşısında buluyor.
Komiser, adama, sinirli sinirli kafasını sallayarak:
-"Sen"
-"Kimsin be, a
kaz kafalı, a hayvan; Sen nasıl küfür edersin hükümete, a sersem ."
Adamcağızı, aklı
başına gelmiş, durumun farkına varmış, hemen:
-"Komiserim"
-"Ben valla Arjantin hükümetine küfür
ettim"
Komiser, hırsla yerin den fırlayıp, haykırıyor:
-"Ulan it, ulan hayvan, ben kırk yıllık
komiserim, hangi hükümete küfür
edileceğini bilmez miyim, a beyinsiz, beni mi kandıracaksın
sen ?"
Gülmek İçin Bahaneler!..
İki adam bir gün ölmüş.
Adamlar cennete gitmiş.
Bir gün melekler bunları gezsinler diye cehenneme götürmüşler bir de ne görsünler camilerinin imamı cehennem de bir de boğazına kadar kuma gömülü ve imam kahkahalar atıyor.
Bir gün melekler bunları gezsinler diye cehenneme götürmüşler bir de ne görsünler camilerinin imamı cehennem de bir de boğazına kadar kuma gömülü ve imam kahkahalar atıyor.
Sormuşlar :
-“İmam efendi, hem cehennemdesin bir de kum da gömülüsün ve sen gülüyorsun”
İmam kahkahalar arasın da:
-"Müftü
alttan ayağımı gıdıklıyor"
1 Mayıs 2013 Çarşamba
Gülmek İçin Bahaneler!..
Temel ile Dursun
ordunun hava bölümündeler ve savaşa hazırlık için tatbikat yapıyorlar.
Elli-atmış
helikopter den iki yüz kişi atlıyor, her kesin paraşütü açılıyor; ama Temel'in
paraşütü açılmıyor.
Temel hava da yere
düşerken, Dursun'a bağırıyor :
-"Dursun, benim paraşüt açılma dı yardım et"
Dursun hemen cevap verir :
-"Bir şey olmaz
uşağum, nasıl olsa tatbikat yapayruk"
Gülmek İçin Bahaneler!..
Erzurumlu teyze
hastaneye gider, muayene olur ve doktorla muhabbet başlar:
-“Tohtor oğlim, heb
yazma midem bulanir, şurupta yazma içemirem, iğne de yazma gorhirem, serum da
yazma istemirem.”
Doktor:
-“Teze ne deyirsen,
gurban olim musgami yazim sene…”
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


















.jpg)








.jpg)







