30 Nisan 2013 Salı
Gülmek İçin Bahaneler!..
Kalabalık bir
belediye otobüsün de, gayet iri kıyım bir adam, zayıfça bir adamın ayağına basar.
Canı acıyan adamcağız sorar :
-"Afedersiniz
beyefendi, siz nerelisiniz?"
Adam memleketini söyler ve o da bir soru sorar :
-"Neden sordun
hemşerim?"
-"Buralar da sizin gibisi pek bulunmuyor da, bu
cins ayılar nere de yetiştiriliyor diye merak ettim!"
Gülmek İçin Bahaneler!...
Adam inek almaya
gidiyormuş.
Yol da arkadaşını
görmüş ve,
Araların da şu
konuşma geçmiş:
-“Hayır ola nereye
böyle”
-“ İnek almaya”
-“Neden öyle
diyorsun? Allah'ın izniyle desene”
-“Ne gereği var.
Cebim de para var mı? Var.”
-“Gideceğim yer belli mi? belli,.”
Gelirken de arkadaşı
tekrar adamı görmüş ve eli boşmuş.
-“Ne oldu alamadın
mı ineğini,”
Adam da:
-“Allah'ın izniyle
paramı çaldırdım.”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Anadolu'da kasabanın
birine yeni tayin olan genç bir imam, kızın birini görmüş, çok sevmiş.
İmam da genç
yakışıklı bir çocukmuş, kız da onu sevmiş zamanla.
İmam kızla evlenmek
istemiş, kasabanın ileri gelenlerine konuyu açmış.
İnsanlar :
-"Yahu imam
efendi, o kızın babası aksidir, hele imama hiç kız vermez"
Dedilerse de
dinletememişler.
Bizim oğlan çikolata
çiçek, takım elbise gitmiş kızın evine...
Üç beş sohbet sonra
çocuk konuya girmiş:
- " Allah'ın
emri, peygamberimizin kavliyle, kızınızı istiyorum."
Baba hiddetle:
- " Benim imama
verecek kızım yok! "
İmam üzgün üzgün
evine gitmiş, gece boyu uyuyamamış.
Sabah ezan zamanı
gelmiş, minareye çıkmış..
Mikrofona uzanmış,
tık tık deneme :
-"Bu sabah ezanını, sevip de kavuşamayanlar için
okuyorum!! "
Gülmek İçin Bahaneler!...
Temel, arkadaşıyla
yol da giderken elindeki çakısıyla parmağını kesti.
İlerde sağlık ocağı
vardı.
Ben şura da pansuman
yaptırayım, İçeri girince karşısına iki kapı çıktı.
Birinde:
-Hastalıklar ve Yaralar-
Yaralar-kapısın dan
girdi.
Yine önünde iki kapı
vardı.
Birinde:
-Et ve Kemik-
Yazıyordu.
Et- kapısından girdi.
Yine iki kapı çıktı
karşısına.
Birinde :
–Önemli ve Önemsiz-
Yazıları vardı.
Önemsiz-kapısından girince kendini sokakta
buldu..
Gülmek İçin Bahaneler!...
İnciri tartarken,
nezaketen bir tane inciri kadına uzatarak:
-“Hanım! incirlerim
çok güzeldir. Ye de bir tadına bak.”
Kadın inciri almak
istemeyerek:
- “Sağ ol Hocam.
Oruçluyum. “
-“Altı yedi sene
evvel hastalanmış orucumu bozmuştum. “
-“Bu gün borcumu
ödüyorum.”
Hoca:
- “Öyleyse Hanım
gücenme... “
-“Ben de veresiye
verecek mal yok.!”
-“ Allah'ın
alacağını altı-yedi sene de ödeyen, benim alacağımı kim bilir ne zaman verir!..”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Temel askere gidiyor
diye annesi ağlıyormuş.
Temel:
-“Ne ağlay san, çeri, hayatta kalırsa pi mesele yok, cep
heye cidarse iki ihtimal var, ya yarala nur, ya yaralanmaz.”
-“ Yarala nur sa, ya
iyileşir, ya iyileşmez.”
-“ İyileşirse iyi, cepheye
tekrar göndermezler. “
-“Ölürse ya cennete
cidar, ya cehenneme. “
-“Cennete cidar sa iyi, cehenneme cidar sa, öyle pi evlat iç un ağlamaya değmez...”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Bir bankanın müşteri
hizmetlerini arayan Temel:
- “Beyefendi ben
bankamatikten para çekmek istiyorum; ama bir türlü çekemiyorum!”
Müşteri Hizmetleri:
-“ Özür dileriz
efendim, teknik nedenler den dolayı, sistemlerimiz su an ‘OFF’ dadır.. “
Temel:
- “Peki, teşekkürler.”
Yarım saat sonra tekrar Temel bankayı arıyor:
- “Beyefendi ben şu an OF dayım; ama ben hala para
çekemiyorum!..”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Kadının biri vitrine
bakıyormuş.
Adam da kadına dik
dik bakıyormuş.
Kadın kızmış:
-“Öküzün trene
baktığı gibi ne bakıyorsun?”
Adam:
-“Trene önden mi,
arkadan mı bineyim diye bakıyorum.”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Köylünün biri, ilk
defa kasabaya inmiş.
Dönerken karısına
hediye olsun diye de bir ayna satın almış.
Eve geldiğinde, daha önce hiç ayna görmeyen karısına aynayı
vermiş.
Karısı aynaya bakınca ağlaya ağla ya anasının yanına koşmuş:
-“ Ana!.. Ana!.. Bak
oğlunun yaptığına, bunca yıl dan sonra, üzerime kuma getirmiş.”
Ve aynayı anasına
uzatmış.
Anası aynaya bakınca:
- "Tüü! Gözün
kör olmasın damat! Bu karı, hem yaşlı, hem çirkin!..”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Sarhoşun biri ticari taksiye binmiş.
Giderken şoför dikiz den bir bakıyor ki adam
soyunuyor.
Şoför:
-“Hop, hop hem şerim, ne yapıyorsun? Burası senin evin
değil, niye soyunuyorsun?”
Sarhoş güçlükle:
-“Şunu, baş tan
niye söylemedin hem şerim, ayakkabıları kapı da çıkarttım.”
24 Nisan 2013 Çarşamba
Gülmek İçin Bahaneler!...
Kadının biri;
Balayından henüz dönen,
yeni geldiği halde mutlu görünmeyen arkadaşıyla arasın da şöyle konuşma geçer:
- “Kuzum, senin neyin var? “
- “Daha ne olsun? Balayım tam bir fiyasko ile
neticelendi. “
- “Neden? “
- “Evlendiğim adam, Volkswagen'e benziyor. “
- “Darılma ama, ben bu benzetmeden hiçbir şey anlamadım.”
- “Anlamayacak ne var!..”
-“Arkasında egzostlu
bir motor, önünde ise hiçbir şey yok.”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Kadının biri:
- "Armudun sapı,
üzümün çekirdeği"
Deyip yıllarca
evlenmemiş, bu konudaki tüm teklifleri geriye çevirmiş.
Neden sonra birine
razı olmuş ve evlenmeyi kabul etmiş.
Güzel bir düğün
yapılmış ve yeni evlerine taşınmışlar.
Tabii henüz kocasını
tam olarak tanıma fırsatı bile bulamamışken ilk sabah kocası erkenden kalkmış
ve karısına mükemmel bir kahvaltı hazırlamış.
Yumurta rafadan, tam
istediği gibi. Ekmekler kızarmış, taze portakal suyu vs...
Bir kuş sütü
eksikmiş.
Kahvaltıyı yatağa
kadar getirmiş ve nazikçe hanımını uyandırmış.
Tabii kadın bunu
görünce çok sevinmiş ve:
-“Yahu durduk durduk
; ama turnayı gözünden vurduk “
Diye içinden
geçirmiş.
Kadın bunları
düşünürken kocası sormuş:
-“Nasıl karıcığım,
beğendin mi?”
Kadın cevap vermiş:
-“Evet evet çok
teşekkür ederim, harikasın kocacığım. “
Bunun üzerine kocası
ilave etmiş:
-“Bun dan sonra hep böyle isterim.”
Gülmek İçin Bahaneler!...
İki köylünün
yolculuk esnasın da canları sıkılmış.
Biri diğerine
sormuş:
-“Ulan Ahmet, günün birin de zengin olsan ne
ederdin?”
Ahmet, düşündükten
sonra:
-“Soğanın cücüğünü yerdim,”
Bir süre sonra
Ahmet, arkadaşına aynı soruyu sormuş:
-“Ulan Mehmet, sen zengin olsan ne ederdin?”
Mehmet düşünmüş, düşünmüş, düşünmüş:
-“Ulan bana edecek bir şey komadın ki!!!
Gülmek İçin Bahaneler!
Koca eve zil zurna sarhoş girer ve karısına bakarak:
- “Ne kadar çirkin olduğunu biliyor musun? “
- “Sen de pis ve sarhoşsun, diye cevap verir karısı. “
- “İyi de benim ki, Sabah'a geçer!...”
21 Nisan 2013 Pazar
Gülmek İçin Bahaneler!...
Bektaşi ile Hacı
Osmanlı, zamanın da ramazan da içki içerken yakalanırlar.
Kadı yaptıklarının
cezasının ne olduğunu bilip bilmediklerini sorar bunlara.
Hacı af diler:
- "Şeytana
uyduk kadı efendi"
Hacı'ya idam cezası
verir.
Bektaşiye sıra gelir
ve der ki:
- "Kadı efendi
ben gayri-müslümüm, bana oruç farz değildir."
Kadı Bektaşiyi
serbest bırakır.
Bektaşi kadıya sorar:
- "Kadı efendi
ben de şehadet getirsem, müslüman olsam, arkadaşımı da bağışlar mısın?"
Kadı efendi düşünür:
Gavuru müslüman
yapmanın ona sağlayacağı sevabı hesap eder ve Hacı'yı da affeder. Kadının
huzurun dan ayrıldıktan sonra hacı şaşırarak Bektaşiye sorar:
- "Sen ne biçim
adamsın be, bir dinli oluyon bir dinsiz, sende iman yok mu bire münafık?"
Bektaşi de:
- "Gavur oldum kendimi, müslüman oldum
seni kurtardım be. Peki sen ne işe yaradın?"
Gülmek İçin Bahaneler!...
Komiser cuma
namazına giderken Temeli karakol da nöbetçi bırakır.
Bu arada bir turist
kız karakola gelerek kendisine tecavüz edildiğini söyler.
Temel, zabıt tutmak
için kızı karşısına oturtup daktiloya geçer ve sorar:
-“Adın ne dur?”
- “Anna”
- “Ne ol di sana?”
- “Tecavüze uğradım.”
Bu arada komiser karakolu arar:
-“Temel bir vukuat
var mı?”
-“Var!..Var!…
Komiserum, ananun .....a koymuşlar...”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Akşam geç saatte eve
gelen Hoca pencerede bir karaltı görür.
Hanımına sus işareti
yaparak tüfeğini doğrulttuğu gibi ateşler.
Eve girerler, bir de
bakarlar ki ateş ettikleri Hocanın cüppesi...
- "Hanım ucuz
kurtulduk. Ya içinde ben olsaydım!"
Gülmek İçin Bahaneler!...
Bir gün Temel ve Dursun
orman da kamp kurmuşlar.
Bir sabah bir
aslanın kükreme sesiyle uyanmışlar.
Temel hemen spor
ayakkabılarını giymiş, bağlarını bağlarken Dursun:
-“ Ula Temel ne bu
telaş aslanı geçebileceğini mi düşünisin”
Temel :
-“Ula SENİ GEÇSEM
YETER”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Anteplinin biri
doktora gider.
Kalbi ve kilolarıyla
ilgili şikayetlerini iletir.
Doktoru tavsiyelerde
bulunur :
- “Bundan sonra beyaz et salata türü yiyeceklere
ağırlıklı beslen.”
Hasta sorar :
- “Doktora dediklerinizi yemekten önce mi sonra mı
yiyeceğim.”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Bir gün Nasrettin Hoca
şehre gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış.
Gece yarısı arkadaşı
sormuş :
-“Hocam, uyudunuz mu?”
-“Buyur bir şey mi var?”
-“Biraz borç para isteyeyim demiştim.”
Nasreddin hoca derhal horlamaya başlayıp:
-“Ben hala uyuyorum!”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Birinin evinde
yangın çıkmış.
İlk önce oğlunu
yangının içerisinden çıkarıp dışarı da beklemesini söylemiş..
Tekrar duman ve
ateşin içerisine, kızını çıkartmış dışarıya..
Sonra karısını,
Sonra köpeğini ve kedisini..
Sonra hiç bir ey
getirme den 3 kere daha içeri girmiş çıkmış..
Komşularından biri
sormuş :
-“Eve girip
çıkıyorsun, dışarı hiçbir şey getirmiyorsun?"
-"Kayınvalidem içeri de!"
-"Arada bir girip çeviriyorum, yanmayan yerleri iyi yansın …..”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Bir adam ayakkabı
almak için mağazaya gitmiş.
Denediği ve
beğendiği ayakkabılardan birisinin ayağını sıktığını söylemiş.
Mağaza sahibi de:
-“Bir hafta sonra açılır,”
Adam:
-“İyi o zaman, ben bir hafta sonra gelip alayım, “
Gülmek İçin Bahaneler!...
Garson olan Temel'i,
lokantanın müşterilerinden biri, yanına çağırıp, azarladı:
-“Bana getirdiğin tavuğun bir bacağı diğerinden daha
kısa. Bu ne rezalet?”
Temel, öfkeyle cevap verdi:
-“Ben sana o tavuğu dans edesin diye değil, yiyesin
diye getirdim!”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Gökdelenin asansörü
bozulmuştu.
İki arkadaş yirminci
kata kadar merdivenleri çıkmak zorunda kalınca, her katta gülünç bir fıkra
anlatmaya karar verdiler.
Böylece tam on
dokuzuncu kata çıkmışlardı ki, bir tanesi:
- “Şimdi, En şahanesini anlatacağım. Kapının anahtarı
arabada kaldı...”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Kadının beşinci
kocası ağır hastalanmış.
Adam korkunç ağrılar
için de kıvranırken kadın telaşla söylenmiş :
-“Hemen gidip bir doktor çağırayım!”
Kocası :
-“İyi ama, bari doğru dürüst bir doktor çağır.”
-“ İyi bir doktor
olduğundan emin misin?”
Kadın :
-“Emin olmaz olur
muyum,”
-“Ölen kocalarımı da
aynı doktor tedavi etmişti!...”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Kadının kocası can
çekişiyor muş.
Karısına:
-“ Hemen süslen
yanıma gel “
Kadın:
-“ Sen ölüm
döşeğindeyken ben nasıl süslenirim”
Yanındaki adam:
-“Niye böyle yapıyorsun”
-“ AZRAİL belki onu
güzel görür, beni almaktan vazgeçer”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Kayserili, çocuğunu okutmuş, mühendis etmiş.
Lakin o devirde zabıtalar “Çarşı Ağası” olarak anılıyorlar ve oldukça itibarlılar.
Kayseri halkı da esnaflık yaptığı için, bütün işleri çarşı ağalarından bitiyor.
Kayserili, mühendis oğluna kız istemeye gittiğin de oğlunun mühendis olduğunu söylemiş.
Kız tarafı da:
-“Keşke mühendis olacağına, biraz daha okusa da çarşı ağası (zabıta) olsaydı,”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Komiser sorar:
- “Temel, köpekleri atlatıp, kümesten tavuğu nasıl
çaldın? “
- “Komiserim, onu söylemem, meslek sırrı dur!”
- “Ama ben söyletmesini bilirim!”
-“Nasıl”
- “O da bizim meslek sırrımız dur!”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Köylünün biri Nasrettin
Hoca’ya gelip:
-"Abdest almak
için soyunup göle girdiğim zaman ne tarafa döneyim"
Hoca şu cevabı
verir:
-"Ne tarafa
soyunduysan o tarafa dön ki, elbiselerini çalmasınlar."
Gülmek İçin Bahaneler!..
Nasrettin Hocanın
bir gün karısı ölmüş.
Bir ay sonra kocası
ölmüş dul bir kadınla evlenmiş.
Evlendiği kadın Hoca
ya sürekli eski kocasını anlatıyormuş.
Yine bir gün yatakta
kocasını anlatıyordu:
-“İşte benim kocam
şöyle yapardı, böyle yapardı. “
Hoca sinirlenmiş ve
kadına bir tekme atmış ve kadın yere düşmüş.
Kadın sormuş :
-“Aman hoca niye
attın beni.”
Hocanın cevabı hazır:
-“Eee yatakta bir
sen yatıyorsun, bir ben, bir de eski kocan.”
-“ Üçümüz sığamadık
sen de düştün.”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Nasrettin Hoca tarla
da uğraşırken birden alacaklısı gelmiş.
-"Nasrettin
Hoca, paramı ne zaman ödeyeceksin."
Nasrettin Hoca:
-"Şu gördüğün
bölgeden devamlı koyunlar geçer. oraya bir tel örgü takı cam, takılan koyun
yünlerini de satıp sana borcumu ödeyeceğim."
Adam da haklı olarak
gülmüş.
Nasrettin Hoca :
- "Ne oldu
köftehor.Peşin parayı görünce gülersin”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Laz bir inek çiftliği satın alır ve inekleriyle
birlikte bir fotoğraf çektirerek ailesine yollar.
Aile heyecanla zarfı açarlar ve fotoğrafı görürler.
Fotoğrafın altında ise şu yazmaktadır:
-“Okla işaretli olan benim.”
14 Nisan 2013 Pazar
Gülmek İçin Bahaneler!..
KONYA’LININ İNEĞİ HASTALANMIŞ.
KONYALI
ALLAH'A DUA ETMİŞ:
-“ALLAHIM EĞER İNEĞİM İĞLEŞİRSE 15 GÜN ORUÇ
TUTACAĞIM”
İNEK İYİLEŞMİŞ.
ADAM 15 GÜN
ORUÇ TUTMUŞ.
16.GÜN İNEK
SAPASAĞLAMKEN ÖLMÜŞ.
KONYALI ELLERİNİ AÇMIŞ:
-“ ALLAHIM BU GARİP KULUNU KANDIRDIĞINI ZANNETME, İNEĞİ KURBANA SAYARIM, ORUCU DA RAMAZAN DAN DÜŞERİM”
Gülmek İçin Bahaneler!..
İhtiyar Temel doktora gider, sol ayağı ağrımaktadır.
Doktor muayene eder:
-"Yaşlılıktan, yaşlılıktan!"
Temel doktorun teşhisini beğenmez:
-"Doktor bey, haçan sağ ayağum da aynı yaştadır, o niçun ağırmayi?"
Gülmek İçin Bahaneler!...
Gittiği berber de bir
papağan varmış.
Bu papağan keline hep küfür edermiş.
Adam berbere :
-“Bu papağan bir
daha küfür ederse gelmem”
Berber papağana :
-“Bir daha küfür
edersen senin tüylerini yolar tavuk kümesini atarım”
Neyse 2 ay sonra Kel
Adam gelmiş.
Papağan dayanamamış
küfür ü basmış.
Berber de dediğini
yapmış.
Kümese atmış.
Tavuk da, horoz da
yan yana duruyormuş.
Horoz, tavuğa :
-“Sen benim 40
yıllık karımsın bir gün karşımda soyunmadın”
O sıra papağan
atlamış :
-“Biz buraya orospuluk tan değil, siyasetten düştük “
Gülmek İçin Bahaneler!...
Öğretmen öğrencilerine
tarihi eserleri anlatır.
Sonra sorar evinizde
dedenizden kalma tarihi eserler nelerdir.
Sırayla kalkan
öğrenciler anlatırlar halı var, ne bileyim kilim var, kazan var derken.
Sıra Ali’ye gelir.
Ali kalk bakalım
dedenden kalma tarihi eserleri say:
Ali düşünür, düşünür
aklına hiç bir şey gelmez, birden:
-“ Nenem var öğretmenim”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Adam evlenir on sene
geçer çocuğu olmaz.
Yurt dışına göreve
gider.
Hanımından gelen
mektupta hamile olduğu yazılıdır.
Yurda döndüğün de
ise hanımı doğurmuştur ama; Çocuk zencidir.
Hanımına sorar:
-"Hanım ne sizin sülalede ne de bizim
sülale de zenci değil, esmer bile yok. Bu is nasıl oldu?"
Hanım :
-"Çocuğu doğurduktan sonra sütüm gelmedi, mecburen bir süt anne tuttuk, onun sütünü emdi, sütanne zenciydi, her halde bu yüzden böyle oldu"
Adam ikna olmuşa benzer; ama içinde yine de ufak bir
kuşku vardır ve bunu bilse bilse annem bilir düşüncesiyle annesine sorar.
Anne :
-"Olmaz olur mu oğlum, tabii ki olur."
-"Seni doğurduğum da benim de sütüm gelmemişti ve seni inek sütüyle beslemiştim. "
-"BAK
BOYNUZLARIN ÇIKMAYA BAŞLAMIŞ BİLEEEE!"
Gülmek İçin Bahaneler!..
Bir adam varmış.
Adı Tali.
Çalıştığı iş yerinde Şef imiş.
Herkes 'Şef Tali' olarak sesleniyormuş mecburen.
Karısı da varmış bu
Şef Tali' nin.
Karısı biraz “R” özürlüymüş. “R”
’leri “Y” olarak
söylermiş.
Bir gün evini
aramışlar. Karısı cevap vermiş:
- “Buyuyun kimi ayadınız?”
- “Şef Tali yok muydu hanımefendi?”
- “Şef Tali yok, ben kayısı!”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Adamın birisi
kendisi hakkında kötü sözler söyleyen birine haddini bildirmek için evine
gider.
Fakat adamı evde
bulamaz.
Öfkesinden kapıya
büyük harflerle ;
"EŞEK"
diye yazıp döner.
Bir kaç gün sonra o adamdan şöyle bir yazı alır:
- “Bize gelmişsin. Kapıya attığın imzandan anladım.”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Karısı temelin
yanına gelir.:
-“Ulaaa Temel, en
yakın arkadaşın dursun un karısı ölmüş, niye cenazeye gitmiyorsun?”
Temel:
-“Çok mahcubum
gidemem”
Karısı :
-“Niye mahcupsun, o
senin en iyi arkadaşın değil mi?”
Temel:
-“Adam beni altıncı
karısının cenazesine çağır dı; ama ben onu, bir kere olsun bile çağıramadım!”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Kadın 10 yıllık kocasına bağırır:
-"Az koşmadın peşim den!"
-" Ama senin o kur yaptığın dönemler de, ben senin yüzüne bile bakmıyordum."
-"Ben senin peşinden hiç koşmadım!"
Kocası cevaplar:
-"Ne olmuş yani? Kapan da farenin peşinden koşmaz; ama
eninde
sonunda fareyi yakalar!"
Gülmek İçin Bahaneler!..
Seyahatten dönen ev
sahibi hava alanından bahçıvanına telefon açmış konuşuyorlar :
-“Nasıl her şey
yolunda mı? “
–“Yolun da, küreğin
sapı kırıldı, şu anda onu tamir ediyordum..”
-“Ne den kırıldı?”
-“Köpeğinize mezar
kazarken zorlamışım ondan kırıldı.”
-“ Neee köpeğim mi
öldü?”
-“Malesef havuza
düştü, benim köpeğim çok iyi yüzerdi havuzda nasıl ölür.?”
-“Havuzun suyu
boşalmıştı, atlayınca betona çakıldı.”
-“Havuzu yeni
doldurmuştuk neden boşalttınız.?”
-“İtfaiyeciler
evdeki yangını söndürürken ilave suya ihtiyaç duydular.”
-“Neee ev de yangın mı
çıktı.?”
-“Evet efendim
annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri yanık sigara bırakmış “
-“Annemi öldü..??”
-“ Ya hu kadın daha
iki hafta önce sapa sağlamdı.”
- Haklısınız da,
yatak odanız da karınızla en yakın arkadaşınızı aynı yatakta görünce kalbine
inmiş.”
-“ Yahuuuuu hiç
pozitif haber yok mu??”
-“Vaaar efendim “
-“Geçen gün siz AIDS
testi yaptırmıştınız yaa; sonucu geldi, POZİTİFFFF!…………”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Delinin birisi
hastaneden taburcu olacakmış ve son muayene için başhekim gelir.
Deliye sorar :
-“Elin nere de?”
Deli gösterir.
-“Bacağın nere de?”
Deli yine gösterir.
-“Burnun nere de? “
Deli yine gösterir.
Baş hekim,
doktorlara :
-“Bırakın”
Emrini verir ve çıkar.
Hekim çıktıktan
sonra deli göbeğini gösterir ve :
-“Ben de bu kafa varken, tabi salıverirsiniz. “
Gülmek İçin Bahaneler!..
Akıl hastanesine
yeni atanan müdür hastaneyi dolaşmaya karar vermiş.
Dolaşırken
hastanesinin dışarıya bakan duvarının dibinde bir grup akıl hastasının tek sıra
olup duvardaki bir delikten baktıklarını görmüş.
Merak içinde
yanlarına giderek :
-“Yahu hepiniz toplanmış burada ne yapıyorsunuz.”
-“Hiçbir şey yapmıyoruz sadece bu delikten dışarı
bakıyoruz...”
Bunun üzerine müdür hastaları kenara iterek :
-“Durun birde ben bakayım”
Birde ne görsün
delik kapalı ve hiçbir şey görünmüyor.
Hiddetle akıl
hastalarına dönerek :
-“Yahu”
-“ Ben baktım bu
delikten dışarı bir şey görünmüyor peki siz ne görüyorsunuz ?”
Deliler hep bir ağızdan:
-“ Müdür bey”
-“ Biz yıllardan
beri bakıyoruz bir şey göremedik, siz bir bakışta nasıl göreceksiniz ki.”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Temel uçakla Trabzon’a
gidecekmiş.
Rastgele bir yere oturmuş.
Asıl yer sahibi gelmiş:
-“ Bey fendi burası benim
yerim, kalkar mısınız?”
-“ Hayır”
-“Bey fendi burası
benim yerim, kalkın!”
-“Hayır”
Sahibi gider hostese
baş vurur:
-“Bey fendi burası
sizin yeriniz değil kalkar mısınız lütfen.”
-“Kalkmam”
Hostes çare bulamayınca kaptana baş vurur.
Kaptan, Temel'in
kulağına bir şey fısıldar ve Temel geçer arka tarafa oturur.
Herkes hayret etmiş,
biz bu kadar uğraştık kalkma dı, acaba Kaptan nasıl kaldırdı bunu.
Dayanamayıp sormuşlar
kaptana.
-“Dedim ki:
-“ Burası Trabzon'a
Gitmez.”
Gülmek İçin Bahaneler!..
Lacivert ceketi, gri pantolonu, kahverengi ayakkabısı
ve siyah kemerini bir arada giyen babama, annemin yorumu:
-"Toplama bilgisayar gibi olmuşsun!"
7 Nisan 2013 Pazar
Gülmek İçin Bahaneler!...
Nasrettin hoca namaz
kılarken camiye hırsız girmiş.
Nasıl olsa namazdayken bir şey yapamaz diye düşünmüş.
Cüzdanını almış.
Nasrettin Hoca bunu hissedince başlamış söze:
- “Kul euzu bi rabbi felak, arkamdaki yalak, cüzdanımı
bırak, yoksa yiyecen dayak.!”
Gülmek İçin Bahaneler!...
Hacca gidecekleri taşıyan bir uçakta, yaşlı adamın
birisi hostesten su istemiş.
Hostes isteği üzerine suyu getirmiş.
Aradan kısa bir süre sonra aynı adam tekrar su istemiş
ancak hiç su kalmamış...
Bu durumu pilota bildirmiş hostes.
Pilotta son çare olarak bardağa işemiş.
Hostes suyu götürmüş. Bizim ihtiyar kana kana içmiş.
Aradan beş dakika sonra aynı adam tekrar su istemiş.
Bu sefer de yardımcı pilot işemiş. Bizim ihtiyar bunu
da kana kana içmiş.
Aradan bir beş dakika sonra sonra ihtiyar yine su
istemiş.
Bu sefer pilotlarda kalmadığı için hostes kendisi
işemiş.
Yaşlı adama götürmüş.İhtiyar suyu kana kana içmiş ve
ardından:
-“Ohhhhh...”
-“Evladım, bu su diğer getirdiğin sulardan farklı bunun markası ne? “
-“Evladım, bu su diğer getirdiğin sulardan farklı bunun markası ne? “
Hostes te gayet içten bir cevapla:
-“Beyefendi, önce içtiğiniz su, çeşme suyuydu; bu ise
kuyu suyu !”
6 Nisan 2013 Cumartesi
Kaydol:
Yorumlar (Atom)







































.jpg)



.jpg)




